13 Mart 2024 Çarşamba
Tropik bir meyve olan muz Türkiye’nin tarımsal ürün ihracatında da zaman içerisinde önem kazanmaya başladı. Yerli üretimin artmasıyla birlikte muz ihracatından elde edilen gelir hızla yükselmeye başladı. 2014 yılında Türkiye yaklaşık 10 bin dolarlık muz ihracatı yaparken bu rakam 2023 yılı itibariyle yaklaşık 1.3 milyon dolara yükseldi.
Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre Türkiye yakın geçmişe kadar muz ithalatçısı bir ülke konumundayken bugün gelinen noktada kendi kendine yetebilme oranı %85 seviyelerine yükseldi. Muz üretiminde yaşanan artış aynı zamanda muz ihracatı rakamlarına da yansıyor. Yaklaşık 10 yıl önce 10 bin dolar seviyesinde olan muz ihracatı gelirleri 2023 yılı itibariyle 1 milyon dolar bareminin üzerine çıktı. Uzmanlar muz yetiştirme alanlarının artmasıyla ihracat gelirlerinin 5 yıl içinde daha da artacağını öngörüyor.
Boris Volfman: “Muz ticareti Türkiye’ye kazandırır”
Boris Volfman: “Muz dünyada oldukça yüksek bir ticari hacme sahip tarımsal ürün. Fakat tropik bir meyve olması sebebiyle yakın zamana kadar ülkemizde ciddi bir üretim gerçekleştirilemiyordu. Şu anda özellikle Antalya ve Mersin şehirlerimizde üretim alanlarımız yaygınlaştı. Hem üretici hem de ihracatçı için altın değerinde bir ürün. Çok değil bundan 10 yıl öncesine kadar sembolik bir ihracat rakamından bahsederken bugün geldiğimiz noktada 1.2 milyon doları aştık. Önümüzdeki beş yılda bu gelir 5 milyon doların üzerine çıkacaktır. Üreticiye düşen üretim alanlarını ve birim alandan elde edilen verimi artıracak çalışmalar içerisinde olmak. Yöneticilerimize düşen de bu alandaki üretime daha fazla teşvik sağlamak. Çünkü bir muz serası kurmak oldukça maliyetli. Bu üreticinin tek başına altından kalkabileceği bir konu değil. Fakat sistem kurulduktan sonra kazancı, hem ülkeye hem üreticiye hem ihracatçıya yarayacaktır.” şeklinde konuştu.
“Muz üretiminin merkezi Asya”
Dünya muz üretimine ve ihracatına dair bilgiler aktaran Boris Volfman; “Muz tropik bir meyve bu sebeple muz üretiminde öne çıkan bölgeler Asya ve Güney Amerika olarak göze çarpıyor. Güncel verilere göre dünya muz üretiminde lider konumda Hindistan 33 milyon ton üretimle yer alıyor. Hindistan’ın ardından yine bir Asya ülkesi olan Çin yıllık yaklaşık 12 milyon ton muz üretimiyle ikinci sırada bulunuyor. Endonezya ise yıllık 8 milyon ton muz üretimiyle üçüncü sırada konumlanıyor. Türkiye dünya muz üretiminde -yıllara göre değişmekle birlikte- yirmi beşinci sırada bulunuyor. Mevcut muz üretim alanlarımız göz önüne alındığında kısa süre içerisinde büyük sıçrama yapmak mümkün görünmese de yatırımlarımızı uzun vadeli olarak düşünmeli ve önümüzdeki 10 yılda ilk on üretici ülkeden biri olmayı hedeflemeliyiz.” dedi.
“En büyük ihracat Suriye’ye”
Boris Volfman; “TÜİK verilerine göre 2023 yılında en büyük muz ihracatı 613.505 dolar ile sınır komşumuz Suriye’ye gerçekleştirildi. İkinci sırada 315.362 dolar ile KKTC geldi. Muz ihracatında üçüncü sırada ise 145.726 dolar ile Irak bulunuyor. En çok muz ithal ettiğimiz ülke ise 38.119.851 dolarlık ithalat ile Ekvator olarak öne çıkıyor. Ekvator Türkiye’nin muz ithalatının %87sini karşılıyor. Tropik bir ülke olan Ekvator dünya muz üretiminde de beşinci sırada yer alıyor.” şeklinde konuştu.
Muzun Türkiye’de başkenti Mersin
Tarım ve Orman Bakanlığı raporuna göre Türkiye’de üretilen muzun %51’i Mersin’den karşılanıyor. İkinci sırada ise yine bir Akdeniz şehri olan Antalya %42’lik üretimle yer alıyor. Adana, Hatay, Muğla ve Manisa’da da düşük oranda muz üretimi gerçekleştiriliyor. Bakanlığın çalışmaları ve üreticinin gayretleri ile muz üretim alanları her geçen yıl daha da artıyor. Ayrıca muz üretiminde birim alandan elde edilen verim 5 yılda %50’nin üzerine çıkmış durumda.
Niğde, tarihi zenginlikleri, doğal güzellikleri ve sıcak atmosferiyle dikkat çeken bir şehirdir. Satılık daire arayışınızda, şehir merkezinden uzaklaşıp huzurlu mahallelerde ya da yeni gelişen bölgelerde gözlerinizi dolaştırabilirsiniz.
Birinci önceliğiniz bölge seçimi olmalı. Niğde’nin farklı semtlerindeki emlak piyasası çeşitlilik gösterir. Merkezi bölgeler genellikle alışveriş olanaklarına, kültürel etkinliklere yakınken, gelişmekte olan mahalleler uygun fiyatlar ve yatırım potansiyeli sunabilir. Ancak, hangi bölgeyi seçerseniz seçin, evin çevresel faktörleri, ulaşım olanakları ve altyapısı da göz önünde bulundurulmalıdır.
Niğde satılık ev seçenekleriyle ilgili daha fazla bilgi almak ve size en uygun evi bulmak için profesyonel bir emlak danışmanından yardım alabilirsiniz.
Niğde, şirin atmosferi, tarihi dokusu ve doğal güzellikleriyle keşfedilmeyi bekleyen bir gayrimenkul cennetidir. Şehir, sakinliği ve samimiyetiyle dikkat çekerken, satılık daire ve ev seçenekleriyle yatırımcıları cezbetmektedir. Niğde satılık daire avantajları şöyle listelenebilir:
Niğde satılık daire sahibi olma kararı verirken, birtakım önemli faktörlere dikkat etmek, başarılı bir yatırım yapmanın anahtarıdır.
Niğde’de satılık ev almadan önce bu faktörleri göz önünde bulundurmak, size en uygun olanı seçmenize yardımcı olacaktır. Her adımınızı dikkatlice planlayarak, güvenilir bir yatırım yapabilirsiniz.
Fizyoterapistlik kariyerine adım atmak isteyenler için iş ilanlarına ve kariyer yönetimine dair bazı ipuçları bulunur. Bu aşamada isinolsun.com’u kullanabilirsin. İnternet üzerindeki iş arama siteleri ve mobil uygulamalar, güncel fizyoterapistlik pozisyonlarını kolayca bulmanıza yardımcı olabilir. Arama yaparken “fizyoterapist” veya “fizik tedavi uzmanı” gibi anahtar kelimeleri kullanarak ilanları filtreleyebilirsin. Fizyoterapi alanındaki deneyimlerini, eğitim geçmişini ve sertifikalarını vurgulayarak işverenlerin dikkatini çekebilirsin. İş başvurularında özgeçmişini kişiselleştirerek pozisyona uygun olduğunu vurgulamak da önemlidir. Sen de bu adımları takip ederek fizyoterapist iş ilanlarına pratik bir şekilde başvuru yapabilirsin..
Fizyoterapist olmak için izlenmesi gereken belirli adımlar bulunur. Bu süreçte lisans düzeyinde bir eğitim almak gerekir. Bu programlar genellikle dört yıl sürer ve fizyoterapi alanındaki temel bilgileri ve becerileri sağlar. Programlar, anatomi, fizyoloji, egzersiz bilimi, rehabilitasyon teknikleri ve klinik uygulamalar gibi konuları kapsar. Eğitim sürecinin ardından bir lisans veya diploma almak için ilgili otoritelerden gerekli izinleri almak önemlidir. Daha sonra staj veya klinik deneyim kazanmak önemlidir. Fizyoterapist adayları, lisans programlarının bir parçası olarak veya mezun olduktan sonra staj yaparak klinik ortamlarda çalışma deneyimi edinebilirler. Bu deneyimler, öğrencilere gerçek dünya uygulamalarını öğrenme ve klinik becerilerini geliştirme fırsatı sunar. Fizyoterapist olmak isteyenlerin mesleki becerilerini ve bilgilerini sürekli olarak güncellemeleri gerekir. Fizyoterapist olarak lisans almak ve gerekli izinleri almak pek çok iş fırsatı sağlar.
Fzt iş ilanları geniş bir yelpaze sunar. Fizyoterapistlerin çalışabileceği bazı alanlar şu şekilde sıralanabilir:
Beyaz yaka ve mavi yaka çalışanlar, farklı roller üstlenir ve iş yerindeki dinamikleri belirleyen önemli unsurlardır. Beyaz yaka çalışanlar genellikle ofis ortamında çalışır ve yönetim, profesyonel hizmetler, finans ve bilgi teknolojisi gibi alanlarda faaliyet gösterirler. Yükseköğrenim eğitimi almış olanlar, genellikle karar alma süreçlerine katılır ve stratejik planlamada rol alırlar. Beyaz yaka ne demek sorusuna bu şekilde yanıt verilebilir.
Mavi yaka çalışanlar ise genellikle fiziksel işlerde çalışır ve üretim, inşaat, taşımacılık gibi alanlarda faaliyet gösterirler. Teknik becerilere sahip olan bu kişiler, üretim süreçlerinin ve operasyonların yürütülmesinde önemli bir rol oynarlar. Gelecekte, beyaz yaka çalışanların sayısının artması beklenir. Teknolojik ilerlemeler ve dijital dönüşüm, daha fazla bilgi ve teknoloji uzmanının gerekliliğini ortaya çıkarır. Mavi yaka çalışanlar da önemli olmaya devam eder. Fiziksel işlerin ve üretim süreçlerinin yürütülmesi, endüstriyel sektörlerin devamlılığı için hayati önem taşır.
Beyaz yaka ve mavi yaka terimleri, iş dünyasında farklı işçi sınıflarını tanımlamak için kullanılır. Bu terim, 1930’larda yazar Upton Sinclair tarafından ortaya atılmıştır ve beyaz gömlek giyenlerin genellikle ofislerde çalıştığı düşüncesinden gelir. Bugün, beyaz yakalar, yöneticilerden muhasebecilere, pazarlamacılardan avukatlara kadar geniş bir yelpazede profesyonelleri kapsar.
Mavi yaka ne demek sorusunun yanıtı ise daha farklıdır. Bu terim, fiziksel işlerde çalışan ve genellikle manuel iş gücü gerektiren işçileri tanımlar. İşçilerin genellikle mavi renkte iş kıyafetleri giymelerinden gelir. Günümüzde, beyaz ve mavi yaka terimleri, iş dünyasında farklı işçi gruplarını belirlemek için yaygın olarak kullanılır. Beyaz yaka çalışanlar genellikle yönetim, finans, pazarlama gibi alanlarda çalışırken, mavi yaka çalışanlar üretim, inşaat, taşımacılık gibi alanlarda faaliyet gerçekleştirir. Her iki terim de iş dünyasında işçi sınıflandırması yaparken hala yaygın olarak kullanılır.
Beyaz yaka ve mavi yaka işlerinin geleceği, teknolojik gelişmelerin ve dijital dönüşümün etkisi altındadır. Özellikle yapay zeka, otomasyon ve veri analizi gibi teknolojilerin yükselişi, bu işlerin geleceğini şekillendirir. Beyaz yaka çalışanlar için, bu teknolojik ilerlemeler bazı işlerin otomatikleşmesine ve rutin görevlerin azalmasına neden olabilir. Yeni teknolojilerle ilgili uzmanlık gerektiren alanlarda ise yeni kariyer fırsatları ortaya çıkabilir. Veri analizi, yapay zeka geliştirme, dijital pazarlama gibi alanlarda uzmanlaşmış beyaz yaka çalışanlar, gelecekte daha fazla talep görebilirler.
Mavi yaka çalışanlar için ise durum biraz farklı olabilir. Otomasyon ve robotik teknolojilerinin yaygınlaşması, bazı fiziksel işlerin makineler tarafından yapılabileceği anlamına gelir. Mavi yaka çalışanlar için de yeni kariyer yolları ortaya çıkabilir. Robot bakımı ve programlama gibi alanlarda uzmanlaşmış işçiler, gelecekte önemli bir ihtiyaç olabilir. Yeşil enerji sektörü gibi büyüyen alanlarda da mavi yaka çalışanlara ihtiyaç duyulur.
Kripto para, son yıllarda finansal dünyada devrim yaratan ve geleneksel para birimlerine alternatif olarak ortaya çıkan dijital veya sanal bir para birimidir. Temelinde, kripto paralar, güvenli, anonim işlemler sunan ve merkezi bir otoriteye bağlı olmayan blok zinciri teknolojisi üzerine kuruludur. Bu yenilikçi para birimleri, internet üzerinden hızlı, şeffaf ve düşük maliyetli transferler sağlayarak, dünya çapında milyonlarca insan için finansal işlemleri kolaylaştırmıştır.
Kripto paranın tarihi, 2008 yılında, gizemli bir kişi veya grup tarafından yayımlanan ve Bitcoin’in temellerini atan “Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System” başlıklı bir makale ile başlar. Bu makale, merkezi olmayan bir dijital para birimi oluşturmanın teorik çerçevesini ortaya koydu. Bitcoin, 2009 yılında kullanıma sunulduğunda, kripto para birimlerinin ilk örneği oldu ve zamanla sayısız alternatif kripto para birimi (altcoin) ortaya çıktı.
Kripto paralar, finansal özgürlük, kullanıcı mahremiyeti ve işlem güvenliği gibi değerleri öne çıkararak, dünya çapında hızla popülerlik kazandı. Özellikle bankacılık sistemine erişimi olmayan veya sınırlı olan kişiler için alternatif bir finansal hizmet sunar. Ayrıca, kripto paralar, yatırımcılar için yeni ve heyecan verici bir varlık sınıfı olarak ortaya çıktı, kısa sürede büyük kazançlar elde edilmesine olanak tanıdı.
Kripto paraların bu denli popüler hale gelmesindeki bir diğer faktör, blok zinciri teknolojisinin sunduğu yenilikçi kullanım senaryolarıdır. Örneğin, akıllı sözleşmeler ve merkeziyetsiz finans (DeFi) uygulamaları, kripto paraların kullanım alanlarını genişleterek, geleneksel finans sektörüne alternatifler sunmaktadır.
Kripto paraların arkasındaki en önemli teknoloji, hiç şüphesiz blok zinciri (blockchain) teknolojisidir. Blok zinciri, işlemlerin kaydedildiği ve her bir bloğun bir önceki blokla kriptografik olarak bağlantılı olduğu sürekli genişleyen bir kayıt listesidir. Bu yapı, verilerin değiştirilmesini veya hacklenmesini son derece zorlaştırır, çünkü bilgiler ağın her noktasında dağıtılmıştır.
Blok zinciri, işlemleri kaydetmek için kullanılan dağıtık bir defterdir. Bu defter, ağdaki tüm kullanıcılar arasında paylaşılır ve güncellenir, böylece her kullanıcı işlem geçmişinin aynı kopyasına sahip olur. Bu, merkezi bir otoritenin varlığını gerektirmez, çünkü ağın kendisi işlemleri doğrular ve kaydeder. Bu özellik, kripto paraları özellikle güvenli ve şeffaf hale getirir.
Kripto paraların bir diğer önemli özelliği, merkeziyetsiz olmalarıdır. Geleneksel finans sistemlerinde, işlemler bir banka veya başka bir finans kurumu tarafından kontrol edilir ve onaylanır. Kripto para birimleri ise, işlemlerin ağdaki tüm kullanıcılar tarafından doğrulanmasını sağlayarak bu merkezi otorite ihtiyacını ortadan kaldırır. Bu, kullanıcılara daha fazla kontrol ve özerklik sağlar.
Kripto paralar, işlemleri güvence altına almak ve kullanıcıların hesaplarını korumak için gelişmiş kriptografi tekniklerini kullanır. Her kullanıcının, işlemleri imzalamak ve dijital kimliğini doğrulamak için kullanabileceği benzersiz bir kamu ve özel anahtar çifti vardır. Bu şifreleme yöntemi, kripto paraları güvenli bir şekilde göndermenin ve almanın yanı sıra kullanıcıların anonimliğini de korur.
Kripto para dünyası, Bitcoin’in piyasaya sürülmesiyle başlayan ve o zamandan beri hızla büyüyen geniş bir alanı kapsar. Her bir kripto para birimi, benzersiz özellikleri ve kullanım amaçları ile ayrılmaktadır. İşte en önemli ve en çok kullanılan kripto para birimlerinden bazıları:
Kripto paralar, çeşitli kullanım alanları sayesinde geniş bir yelpazede değer kazanmıştır. Başlangıçta, yalnızca bir ödeme yöntemi olarak görülen kripto paralar, zaman içinde çok daha fazlasını sunmaya başlamıştır.
Kripto paralar, özellikle Bitcoin, Ethereum gibi büyük isimler, yatırımcılar arasında popüler bir varlık sınıfı haline gelmiştir. Yüksek volatiliteye sahip olmaları, kısa sürede yüksek kazançlar elde etme potansiyeli sunar. Ancak, bu aynı zamanda yüksek risk anlamına da gelir. Yatırımcılar, kripto para birimlerine yatırım yaparak portföylerini çeşitlendirir ve uzun vadeli değer artışından faydalanmayı hedefler.
Kripto paralar, düşük işlem ücretleri ve hızlı transfer imkanı sunması nedeniyle, özellikle sınır ötesi ödemelerde tercih edilen bir ödeme yöntemi olmuştur. Birçok çevrimiçi perakendeci, restoran ve hizmet sağlayıcı, Bitcoin ve diğer kripto para birimlerini ödeme seçeneği olarak kabul etmektedir. Bu, özellikle geleneksel bankacılık sistemlerinin yavaş veya pahalı olduğu durumlarda avantaj sağlar.
Kripto paraların geleceği, teknolojik ilerlemeler, düzenleyici çerçeveler ve piyasa kabulü gibi birçok faktöre bağlıdır. Blok zinciri teknolojisinin gelişimi, kripto paraların daha geniş kabulünü ve yeni kullanım senaryolarının ortaya çıkmasını sağlayabilir. Öte yandan, düzenleyici belirsizlikler ve piyasa volatilitesi, kripto para birimlerinin genel kabulünü zorlaştırabilir.
Kripto paralar, finansal sistemde önemli bir dönüşümün temsilcisi olarak ortaya çıkmıştır. Merkeziyetsizlik, şeffaflık ve güvenlik gibi özellikleriyle, geleneksel finansal sistemlerin karşılaştığı birçok soruna yenilikçi çözümler sunarlar. Kripto para birimlerinin sunduğu bu avantajlar, onları sadece yatırım araçları olarak değil, aynı zamanda yeni nesil finansal işlemlerin ve uygulamaların temeli olarak önemli kılar.
Kripto paralar, dünya çapında giderek daha fazla kabul görmekte ve kullanılmaktadır. Bu artan ilgi, hem bireysel kullanıcılar hem de kurumsal yatırımcılar arasında görülmektedir. Özellikle, Bitcoin’in “dijital altın” olarak kabul edilmesi ve Ethereum gibi platformların akıllı sözleşmeler ve dApps için sunduğu olanaklar, kripto paraların değerini ve kullanım alanlarını genişletmiştir.
Kripto para piyasası, volatilitesi ve belirsizlikleriyle bilinse de, teknolojik ilerlemeler ve düzenleyici çerçevelerin oluşumu, bu yeni finansal sistemin geleceğini şekillendirecektir. Blok zinciri teknolojisindeki yenilikler, daha güvenli, hızlı ve verimli kripto para işlemleri sunarken, düzenleyicilerin kripto para birimlerine yönelik politikaları, piyasanın sağlıklı bir şekilde büyümesini destekleyecek bir çerçeve oluşturabilir.
Kripto paralar, finansal dünyada kalıcı bir iz bırakmaya devam edecek gibi görünüyor. Bu dijital varlıkların geleceği, toplumun ve teknolojinin nasıl evrildiğine bağlı olarak şekillenecek. Kripto para birimlerinin potansiyeli, sadece yatırım ve ödeme sistemleriyle sınırlı değil; akıllı sözleşmeler, tokenizasyon, DeFi ve daha fazlası gibi yenilikçi uygulamalar, kripto paraların finansal sistemde nasıl bir devrim yaratabileceğinin bir göstergesidir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.